Yazan: Patrick Harvie [1]
Çeviren: Ali Serdar Gültekin
Ağustos 2021’de İskoç Yeşiller, İskoç Ulusal Partisi (SNP) ile ortak bir hükümet programı konusunda anlaşma yaptı. Parti eş lideri Patrick Harvie için bu, parlamentoda yaklaşık 20 yıl geçirdikten sonra Sıfır Karbonlu Binalar, Aktif Seyahat ve Kiracı Hakları Bakanı rolünü üstlenerek hükümette olma şansı anlamına geliyordu. Kopenhag’daki Avrupa Yeşiller Partisi Kongresi sırasında gerçekleştirilen bu röportajda Harvie, bağımsızlık umutlarını, enerji devrimi fırsatlarını ve tabandan aktivistler ile politika yapıcılar arasında doğabilecek gerilimlerin nasıl yönlendirileceğini tartışıyor.
Green European Journal: İskoç Yeşiller Partisi bir yılı aşkın bir süredir hükümette. Şimdiye kadar nasıl gittiğine dair değerlendirmeniz nedir?
Patrick Harvie: SNP uzun süredir hükümetteydi; ancak hükümette hep kendi başlarına kaldılar. Bu nedenle şimdi her konuda bizimle çalışmaya uyum sağlamak zorundalar. İkimiz için de büyük bir değişiklik ama işe yarıyor gibi görünüyor. Kamuoyu yoklamaları, seçmenlerimizin bundan hoşlandığını ve bu işbirliğinin ilkelerden temel tavizler olmaksızın gerçek bir ortak payda üzerine inşa edildiğine bir hayli güven duyduklarını gösteriyor.
Yeşil partiler için koalisyonlar pek çok risk barındırıyor. Ancak, doğa restorasyonu, döngüsel ekonomi, ısı ve bina gündemi, yol yapımı yerine aktif seyahat ve gençler için ücretsiz toplu taşıma gibi bazı gerçekten önemli şeyler üzerinde çalışmamıza izin veren bir anlaşmamız olduğunu düşünüyorum. Tamamlamakta olduğumuz büyük işler var. Siyasi partilerin bazı konularda hemfikir olmamalarına rağmen yine de birlikte çalışabileceklerini göstererek İskoç siyaseti için yeni bir ton belirlemekte olduğunu ummak istiyorum.
Görev süresinin geri kalanı için öncelikleriniz nelerdir?
Şahsen benim için ısınma ve binalar önceliklidir. İskoç evlerinde son derece düşük enerji verimliliği standartlarına sahibiz ve ayrıca ezici bir çoğunlukla gaz kazanlarına güveniyoruz. İnsanların gazdan uzaklaşmasına yardımcı olacak yeni bir hibe ve kredi paketini duyurduk. Gelecek yıl tüm binaların daha iyi enerji performansı standartlarına ulaşmasını ve karbondan arındırılmasını gerektirecek düzenlemelere dair istişarede bulunacağız. Bu on yılda bir milyon ev, geri kalanını da 2045’e kadar yapmamız gerekiyor. Bu yönde iddialı bir program olmadan, yasal olarak bağlayıcı iklim hedeflerimize ulaşamayız.
Ayrıca bağımsızlık davasını ilerleteceğimize dair çok güçlü bir beklenti var. Birleşik Krallık Muhafazakar Partisi’nin son aylardaki darmadağınıklığına kimsenin bakıp “Ben bununla yönetilmek isterdim” diye düşünebileceğini sanmıyorum. Sadece, İskoçya’nın 1950’lerden beri oy vermediği, temelde farklı bir siyasi gündemi temsil etmeleri değil, aynı zamanda 2014 bağımsızlık referandumunda bize bir yalan söylenmesidir. Bize “Hayır” oyu vermenin ekonomik istikrarı koruyacağı, Birleşik Krallık içinde bize güçlü bir ses vereceği ve Avrupa’daki yerimizi koruyacağı söylendi. Bu sözlerin üçü de bozuldu. Ezici bir çoğunlukla Avrupa’da kalma yönünde oy kullandıktan sonra Avrupa’dan çıkarıldık, İskoç Parlamentosu’nun yetkileri Birleşik Krallık hükümeti tarafından derinden baltalandı ve bunu yapmaya devam ediyorlar. Tüm bunların yanında siyasi istikrarsızlık gördük.
Bu tutulmayan sözlerin sonuçları, siyasi istikrarsızlıktan en az sorumlu olan, oysa en savunmasız olan insanlara yüklendi. Temel olarak, bağımsızlık sorusunu İskoçya halkına geri götürmek için gerçek bir ihtiyaç var. Anketlerden bazıları, bunun sadece başa baş olmadığını, artık çoğunluğun bağımsızlıktan yana olduğunu gösteriyor.
İngiltere Yüksek Mahkemesi geçtiğimiz günlerde Westminster hükümetinin onayı olmadan ikinci bir bağımsızlık referandumunun yapılamayacağına karar verdi. Bu, kampanyadan nerede ayrılıyor?
Her şeyden önce, elbette kararın kabul edilmesi gerekiyor ve yasayı Mahkeme’nin yapmadığına veya ne olacağını onun söylemediğine saygı duyuyoruz, o sadece yasayı yorumluyor;- bu anlamda temelde adaletsiz bir anayasaya sahip olduğumuzu hatırlatıyor. Birleşik Krallık Muhafazakar Partisi’nin, AB kendilerine izin verene kadar Brexit referandumunu yapamayacaklarını kabul edecekleri fikri saçma olurdu – kriz geçirirlerdi. Yani bir bakıma bize anlattıkları, onların izni olmadan geleceğimize dair karar veremeyeceğimiz.
Oluşturulduğundan bu yana İskoç parlamentosunda en güçlü bağımsızlık yanlısı çoğunluğa sahibiz. Birleşik Krallık hükümetinin bu yetkiye saygı duymasını savunmaya devam edeceğiz. İskoçya’nın seçimini barışçıl ve demokratik bir şekilde yapmasını istiyoruz; başka hiçbir şeye müsamaha göstermeyiz. Ancak bunun için açık bir yol olmalı, aksi takdirde bazı insanlar daha az yasal olan seçeneklere yönelme eğiliminde olur ve bunun olmasını istemiyoruz.
Birleşik Krallık hükümeti taahhüde girmeyi reddetmeye devam ederse, bence bu insanları çok kızdıracak ve bir sonraki Birleşik Krallık seçimini fiili bir referandum olarak ele almamız, gündeme getirilen seçeneklerden biri olacak. Bu durumda daha geniş politikamızı ve Westminster’da şu anda sahip olduğumuz yetkileri, İskoçya’daki insanların yaşamlarını iyileştirmek için nasıl kullanacağımızı ortaya koyacağız ve daha sonra, bağımsızlık yanlısı tüm adayların oylarını bir araya toplayıp yüzde 50’ye ulaşırsa bir yetki olarak ele alacağız. Bazı seçmenler bunu belirsiz veya dağınık bulabilir. Yasal olarak tek bir birleşik “Evet” kampanyası ve tek bir “Hayır” kampanyasına sahip olmaktan çok farklıdır. İdeal olmaktan uzak ama şu anda siyasi bir açmazımız var. Peki referandum değilse ne? Demokratik bir yol olmalı ve diğer meşru yolları kapatan aynı kişiler tarafından bu yolun gayri meşru olduğunun söylenmesi kesinlikle kabul edilemez.
Ukrayna’daki savaş ve yaşam maliyeti krizi gibi mevcut koşullar, örneğin yenilenebilir enerji veya iklim değişikliği gibi hükümette yaptığınız çalışmaları nasıl etkiledi?
Her şeyden önce yaşam maliyeti krizine acil müdahale, insanlara doğrudan yardım etmek açısından gerçekten önemliydi. Kiraların dondurulması ve tahliye yasağıyla ilgili acil durum mevzuatını zorladım ve ayrıca kira kontrolleri için daha uzun vadeli teklifler üzerinde çalışıyoruz. Uzun vadeli gündem ve özellikle şu anda olanların enerji etkileri açısından – bu, zaten yapmakta olduğumuz şeylerle tutarlı. Daha büyük bir aciliyet duygusu yaratıyor, ancak temel bir yön değişikliği yaratmaz.
İskoçya’daki çoğu siyasi parti, petrol ve gaz endüstrisinin uzun vadeli devamına ve genişlemesine tamamen bağlanmıştı, ancak şimdi bu tutumda olan sadece Muhafazakarlar. Artık diğer tüm taraflar, yalnızca sürdürülebilir olarak kullanabileceklerimizin sınırları dahilinde çıkarmamız gerektiğini ve bu sınırın hızla düştüğünü ve yaklaşan geçişi adil bir şekilde denememiz ve yönetmemiz gerektiğini kabul ediyor.
İskoçya’da zaten yenilenebilir kaynaklardan tükettiğimiz kadar elektriği üretebiliyoruz. Şebekede az miktarda gaz ve nükleer de var, ama halihazırda çok kuvvetli bir karbondan arındırılmış elektrik üretimimiz ve kapasitemiz var ve bu, önümüzdeki on yıl içinde çarpıcı bir şekilde artacak. Kara rüzgar kapasitesini ikiye katlayacağız, açık deniz rüzgarında büyük bir artış göreceğiz ve dünyadaki en gelişmiş gelgit araştırmalarından bazılarına sahibiz. Bazısı doğrudan ihracat ve bazısı yeşil hidrojen üretmek olmak üzere zaten fazladan yeşil elektrik üretiyor olacağız. Şebekeden elektrik kullanıyor olsa bile, bunun güçlü bir dekarbonize elektrik standardı ile geldiğini şimdiden biliyoruz. Mavi hidrojenden (hidrojenin doğal gaz ve karbon yakalama yöntemleriyle üretilmesi) kalıntı elementler çıkabileceğine dair bazı endişeler var, ancak büyük çoğunlukla İskoçya için bir yeşil hidrojen ekonomisi inşa edeceğiz.
Avrupa’nın gazdan, özellikle Rus gazından ve daha genel olarak fosil yakıtlardan uzaklaşması, özellikle İskoçya’nın geleneksel olarak petrol ve gaz endüstrisine bağımlı olan bölgeleri için büyük bir ekonomik fırsat olacak. Bu, onlara bu geçişin onlar için işe yarayabileceğini ve onlara refah, iş ve gelecek için güvenlik sağlayabileceğini göstermekle ilgili. Bu, aynı zamanda Avrupa için bir fırsat ve İskoçya’nın AB’ye yeniden katılma teklifinin bir parçası; çünkü İskoçya’daki enerji kaynakları Avrupa için stratejik bir varlık. Muhtemelen tüm Almanya’nın ithal etmek istediği kadar yeşil hidrojen üreteceğiz.
Topluluklar ve sivil toplum kuruluşlarıyla ittifaklar, Yeşillerin hükümetteki hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmaya katkıda bulundu mu? Tabandan aktivistler, değişimin ölçeği ve hızıyla ilgili hayal kırıklığı hissettiklerinde gerginlikler oldu mu?
İlk kez hükümete giren bir partinin bu gerilimlerden bazılarını yaşaması muhtemelen kaçınılmazdır. Farklı bir çalışma şekli var. Şimdi ayağa kalkıp mükemmelliği talep eden konuşmalar yapmanın ne kadar tatmin edici olduğunu biliyorum. 20 yıldır yapıyorum ve açıkçası o konuşmaları yapmaktan sıkıldım; çünkü çok az şey başarıyor. Mümkün olanı sunmak ve mümkün olanın sınırlarını zorlamak, ancak her sorunu bir konuşma ile çözebileceğinizi iddia etmemek daha sinir bozucu olabilir.
Örneğin, kira dondurmayı ele alalım. Parti üyeleri ve Living Rent gibi kuruluşlar ve diğerleri bunu başardığımız için çok mutluydu. Ancak bu olmadan önce İşçi Partisi, yasa dışı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal eden, işe yaramayacak, yarım yamalak bir öneriyle parlamentoya geldi. Tabii biz de bunu reddetmek zorunda kaldık. Destekçilerimizi ve üyelerimizi mutlu etmeden önce onları sabırsız hale getirmemiz gerekti ve bu sinir bozucu olabiliyor. Bunların yıkıcı değil yapıcı gerilimler olduğundan emin olmalıyız.
Bu Kongre’deki konuşmaların çoğu, Yeşillerin, hükümette olsun ya da olmasın, hem radikal hem de pragmatik olduğunu, çünkü radikal pozisyonun tek pragmatik pozisyon olduğunu ifade etti. Mantıksız ve pragmatik olmayanlar, serbest piyasa ideolojisine sarılanlardır. İdeolojilerinin bilime, etrafımızdaki fiziksel dünyanın gerçekliğine meydan okuyabileceğini iddia ediyorlar. Yeşiller pragmatik çözümlere yakınlar; dünyayı daha iyi hale getirmekle ilgililer. Bu, yarını, hatta ertesi günü mükemmel yapmak değil, bu yönde önemli adımlar atmak ve insanların yaşamlarını iyileştirmek anlamına gelir. Kira dondurma, özel kiralama piyasasının her yönünü çözmüyor. İnsanların kiralarını hemen düşürmüyor ve onlarca yıldır işlevsiz bir konut piyasamız olduğu gerçeğini düzeltmiyor; ama şu anda insanları yüzde 10, 20, 30’luk kira artışlarından koruyor.
Brexit’ten bu yana, İskoçya’nın Avrupa’daki yerini nasıl gördüğüne dair bir tartışma oldu mu?
2016’dan bu yana yaşanan olaylar, İskoçya’da Brexit’in bir hata olduğu görüşünü derinleştirdi. Birleşik Krallık siyasetinde, bunun ne kadar zararlı olduğu hakkında söz söylememek için neredeyse bir tür konuşulmamış mutabakat var. Bunun hakkında konuşmaya çalışan akademisyenler, gazeteciler ve kampanyacılar var, ancak siyasi partiler şu anda Birleşik Krallık genelinde halkın çoğunluğunun ne söylediğini anlamaktan aciz. Halk şunu söylüyordu ‘’Bu bir hataydı ve zarar verdi’’.
İskoçya’da siyasi manzaramız, Muhafazakarlar dışında, bunun hakkında konuşmaya, bunu açıkça ve alenen kabul etmeye çok daha istekli. Bazı istisnalar var; ancak büyük bir çoğunlukla ‘bağımsızlık-yanlısı hareket’, aynı zamanda Avrupa’ya yeniden katılmakla ilgili; ve ‘bağımsızlık-karşıtı hareket’ şu anda Avrupa’ya dönüş yolu sunmuyor.
Şu anda İskoç siyasetindeki baskın soru şu: geleceğimiz Birleşik Krallık içinde mi yoksa AB içinde mi? Hiç şüphem yok ki, 2014’te bu bir seçim olarak anlaşılsaydı, yani bunun statükoya karşı bağımsızlık için oy vermekle değil, Avrupa’yı veya İngiltere’yi seçmekle ilgili olduğu anlaşılsaydı, insanlar Avrupa içinde bağımsızlığı seçerdi.
Son parti konferansında, İskoç Yeşiller Partisi üyeleri, İngiltere ve Galler Yeşiller Partisi ile bağların askıya alınması yönünde bir önerge lehinde oy kullandı. Bunu transfobi sorunuyla bağlantılı geçici bir adım olarak mı görüyorsunuz yoksa daha derin ayrılıklara mı işaret ediyor?
Hayır. Bu özel hareket, özellikle transfobi konusuyla ilgili. İngiltere ve Galler Yeşiller Partisi içinde bu konuyu ciddiye alan ve parti içinde transfobiyi teşvik edenlerle başa çıkma konusunda ilerleme kaydetmeye çalışan birçok insan olduğunu biliyorum. Hem onlar hem de biz izleyenler için sinir bozucu derecede yavaştı.
Üyelerimiz için çok önemli bir konu. Kesişimsel feminizm, trans kapsayıcılığı ve daha geniş LGBTİ+ meseleleri konusunda çok kesin ve net bir duruşumuz var. İngiltere ve Galler’deki meslektaşlarımıza bu konuda meydan okumak ve onlara daha fazlasını yapmaları için baskı uygulamak için ne yapmamız gerektiğini birkaç yıl tartıştıktan sonra, sonunda, onlarla sahip olduğumuz sınırlı resmi bağlara sahip olmaya devam edeceğimizi söylemek sürdürülemez hale geldi.
İngiltere ve Galler Yeşiller Partisi doğru politikaya sahip ve liderliği doğru yerinde ama bazı konularda daha proaktif olmalılar. Parti politikasını temsil etmeyen ve bu konuda son derece bölücü ve düşmanca davranan toksik bir azınlıkla uğraşmadılar. Bununla ilgilendikleri takdirde ilişkileri yeniden normalleştirmeyi dört gözle bekleriz.
İngiltere siyasetinde son yıllarda büyük bir kargaşa yaşandı. Birleşik Krallık demokrasisinin şu anki durumunu nasıl görüyorsunuz?
İngiliz aşırı sağı; aşırı sağın bayrakları ve sembolleri ve aşırı sağın araç gereçlerini kullandığı bazı ülkelerde gördüğümüz otoriter faşizmi açıkça sergilemiyor. İngiliz eşdeğeri daha nazik ve ataerkil; ama daha az tehlikeli değil. Muhafazakarların bazı üyeleri faşist tutumlara sahip ve basında veya halkın bu tutumların kasıtlı olarak körüklendiği ve düşmanlıkların yaşandığı kesimlerinde popülist destek kazanacağını düşünürlerse, bulabildikleri herhangi bir marjinal azınlığa karşı çok mutlu bir şekilde yumruk atacaklardır.
Bu Birleşik Krallık hükümeti, örneğin sığınmacıları sınır dışı etme söz konusu olduğunda insan haklarını ihlal etti ve İskoç halkının 20 yılı aşkın bir süre önce oyladığı yetki devrini derinden baltaladı. Otoriter rejimlerin saldırılarına karşı demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün savunulması gerektiğini söylüyorsak, demokrasinin altını oyan görünüşte daha medeni rejimlere karşı da demokrasinin savunulması gerektiğini söylemeliyiz.
Dipnotlar:
[1] Patrick Harvie, İskoç Yeşiller eş lideri ve İskoç Parlamentosunun Glasgow üyesidir. Patrick ilk olarak 2003’te seçildi ve partinin en uzun süre hizmet veren milletvekilidir.
Bu yazı, İngilizce olarak, 18 Ocak 2023 tarihinde, Green European Journal’da yayınlanmıştır.
https://www.greeneuropeanjournal.eu/radical-pragmatism-scottish-greens-in-government/ adresinden indirilmiştir.
Görsel tasarım: Olcay Özkaplan