Sayılar

Sayı 12

Dünya gittikçe büyüyen bir kaos ortamına doğru ilerliyor. Tarihin karanlık dönemlerinden birine daha sürüklenme endişesini yok edecek bir umut ışığı da yok henüz. Ukrayna savaşı ile su yüzüne çıkan küresel egemenlik ve paylaşım çekişmesi İsrail’in saldırıları ile yıkıp yok etmeye devam ederken
insanlık umutlarını yitiriyor. İklim krizi ile baş edilmesinin önceliğinden vazgeçilmesi tüm gezegeni tehdit eden bu gidişi hızlandırırken süreci bir çaresizlik girdabına çekiyor. Bu da insanları korkunun beslediği bilinçsiz, öfke dolu tepkilerin yönlendirmesini kolaylaştırıyor. Bundan en çok yararlanan popülizmin neden olacağı büyük tehlikelere karşı liderliğin etki ve önemi artıyor, yeni bir boyut kazanıyor. Bu sayımızda liderliğin Yeşil yorumuna kapı aralarken Türkiye’de de Yeşiller’in 40 yıllık geçmişlerinde Yeşil Partilerin başında yer alan 6 lideri ile bunları Türkiye deneyimleri üzerinden değerlendirdiğimiz uzun bir söyleşiye yer verdik.

Sayı 11

Geçen sayımızda yapılacak seçimlerin totaliter rejimlerin geleceği açısından ülkemizde yeşerecek bir umut ışığının bütün dünyaya yansıyabileceğini söylemiştik. Ama bu umut ışığı doğmadı ne yazık ki.
Dünyada benzer olumsuzluklar ve küresel iklim krizinin etkileri de buna pek izin verecek gibi görünmüyor. Ama krizin hayatımıza giren etkileri ise zorunlu bir değişimi, hızlı bir dönüşümü dayatmaya devam ediyor. Her geçen gün eski dünyanın kurduğu yapının sarsılmasına neden olacak kuraklık, sıcak hava dalgaları, göç gibi olayları artarak yaşıyoruz. Bu sayımızda her yönü ile bu dönüşüm ekseninde çıkan sorunları, çelişkileri ve çözüm olanaklarını ele alan yazılar ile sorulara yanıtlar arama çabasına sizin de katılacağınızı umuyoruz.

Sayı 10

Bir yandan, küresel hegemonya çatışmaları, iklim krizi vb. pek çok sorunun yaşandığı dünyada ülke olarak yaşadığımız deprem felaketinin açtığı yaralar ile demokratik gelişme sürecinin kırılarak totaliter bir rejim değişikliği inşasının kesinleşme tehlikesine karşı toplumsal muhalefetin vereceği son demokratik sınav olan seçimlere gidiyoruz. Dünyada koşulların gelecek açısından bütün olumsuzluğuna rağmen ülkemizde esen umut rüzgarları aslında bütün dünyayı bu anlamda etkileyecek sonuçlar doğurabilme potansiyeli taşıyor. İklim krizi ile mücadelede Yeşil Mutabakat ve Yeşil Dönüşümün durakladığı bu koşullarda Yeşiller dünyada önemli bir sınavdan geçiyorlar.

Türkiye’de Yeşiller’in verdiği mücadele de bu koşullarda önemli bir dönemeci almaya çalışıyor. Yeşil Siyaset olarak 10. cu sayımızda da bütün bunlara bir pencere açmaya çalıştık.

Sayı 09

Ukrayna’da uzayan savaş, Avrupa ve Pasifikte yoğunlaşan emperyalist oyunların iklim krizini aşabilmek için gösterilmesi gereken siyasi ve toplumsal iradeyi hayli zayıflattığı bir dönemdeyiz. Hükümetlerin bu anlamda üstüne düşen görevleri geri plana atmalarına ve toplumsal talebi yönlendirmelerine olanak veren bu dönem Yeşiller’in bu yönde mücadelesini de zorlaştırdı. Öte yandan bu koşullar içerisinde Türkiye’yi bir yol ayrımına getiren seçimlerin yaklaşması hükümetin Yeşiller Partisinin kurulmasını bile engellediği koşullarda krizle mücadelenin yanına yenilerini ekliyor. Önümüzde nasıl süreç yaşanacağı konusunda sisli bir ortama girildiği açık. Bu sisli ortamdan hep birlikte nereye çıkılacağı ise neler yapılacağına bağlı. Bu süreçte Yeşiller, yeşil siyaset kritik rol oynayacaklar. Bu sayımızda ilham veren deneyim ve görüşlere yer verdik.

Sayı 08

Yeni sorular ve yeni sorunların sarmalında yaşamaya başladık. Daha eskiden gelen sorunlar ile baş etmeye uğraşırken pandemi, savaş, emperyalizmin artan heyecanı falan derken bir de nükleer tehlike çıkıverdi aniden. Modern dünya iklim krizi karşısında tam da bir uzlaşmaya varmış gibiyken birden patinaj çekmeye, geri adımlar atmaya başlandı. Enerji krizinde Ukrayna ile başlayan savaşta politik olarak haklı bir yerde durmaya çalışırken AB’nin yeni sınıflandırması gibi gelişmeler fosil yakıtların ve nükleerin yeniden öne çıkması tam tersine savaşın finansmanına ve iklim krizini daha da büyütecek gelişmelere yol açıyor. Bu, yeni dünyanın yeni sorunlarından sadece biri ama en önemlisi belki. Kısaca yeni sorulara yeni cevaplar aramaya devam ediyoruz bu sayıda da…

Sayı 07

Dünya Ukrayna işgalinin şokunu henüz atlatamamış görünse de artık yeni bir döneme girildiğini herkes kabul ediyor. Ve bu dönem eskisinden daha kırılgan, daha büyük tehlikeler içeriyor. Böyle bir zamanda gelecek açısından en olumlu rotayı tutturmak ve pusulanın doğru yönü gösterdiğinden emin olmak her zamankinden çok daha zor. Geleneksel siyasi eğilimler ve yapılar bu anlamda endişelerimizi ortadan kaldıramayacak. Bu çok açık hale gelmişken Yeşil Siyasetin deneyimsizliği de başka bir kaygı kaynağı. Ama yine de dünyanın geleceği açısından en doğru rotayı bulabilmenin bu kadar önemli ve çetrefil olduğu bir zamanda doğru politikalar geliştirmesini yeşil siyasetten bekleyebiliriz. Bu sayımızda da ülke içinde ve dünyada yeşil siyasete ışık tutacak yazı ve röportajlar ile karşınızdayız.

Sayı 06

İKLİM KRİZİ İLE MÜCADELE VE GEÇMİŞİN HAYALETLERİ

Gecikerek karşınıza çıktığımız bu sayının planlaması yapıldığı sırada henüz Rusya’nın Ukrayna işgali başlamamıştı. Fakat biz iklim krizinin jeopolitik etki ve sonuçları ile değerlendirilmesine yoğunlaşmaya karar verdiğimizde Ukrayna’nın işgali bu çerçevede konuya ironik ve yeni bir boyut kattı. Bu işgal, kapitalist sistemde halen sürmekte olan bir ekonomik bunalımın derinleştirdiği çatlakların ve buna yenileri eklenirken başka kırılmalar olabileceğinin de habercisi sayılabilir. Sonuçta Dünya artık sadece iklim krizi ile değil, onunla daha da derinleşmiş bir sistem krizi içine sürüklenmeye devam ediyor. Bu koşullarda 6. sayımızdaki yazıların gelecekte bu krizi daha iyi anlamamıza ışık tutacak önemli bir perspektif sunacağına inanıyoruz.

Sayı 05

GELECEK NASIL GELECEK?
İklim krizi artık kaba bir inkarın öznesi değil ama bu sefer de buna karşı yapılması gereken işlerde devam eden yeni bir boyut kazandı. New Republice’den Kate Aronoff’un dediği gibi: “İnkarcılık öldü, yaşasın yeni inkarcılık”
Ama demokratikleşme mücadelesi ile iç içe geçmiş olan iklim krizi karşısında toplum elbette sessiz kalmıyor ve siyasette bundan kaçamıyor. Her yerde Yeşil Yeni Düzen ve Yeşil Dönüşümün gerçekleşmesi için yapılacak işler güncel gelişmeler sorgulanıyor. O yüzden bu sayıda gerek ülkemizde ve gerekse Dünya’da konunun çeşitli yönlerinden bakmamızı sağlayacak görüş ve tartışmalara yer verdik. Eski dünyanın statükosu her yerinden çatlamaya başlamışken yeni, yeşil, daha adil, yaşanabilir bir dünyanın da olanakları artıyor. Yeşil Siyaset olarak biz de geleceğe giden yolda bu olanakların ortaya çıkmasını sağlayacak bir ışık tutmak için gayretlerimizi sürdürüyoruz. Bu sayı ile de bir nebze olsun buna katkımız olduğunu umuyoruz.

Sayı 04

Bu sayımızda Green European Jounal (GEJ) tarafından hazırlanan ve Avrupa’da yoğunlaşan demokrasi tartışmaları etrafında toplanan demokrasi dosyasını yayımlayarak demokrasinin bugünkü sorunları çerçevesinde geleceğe biraz ışık tutmaya çalıştık. Özellikle popülizm, temsiliyet sorunları gibi demokrasinin ana unsurları yanında son yıllarda görülen yurttaş meclisleri gibi oluşumları da değerlendirmeye çalışan makalelerle sorunlara çözüm yollarını, bu bağlamda da referandumları, Avrupa’nın yedi ülkesinden örneklerle tartışan analizleri aktardık. Dördüncü sayımızı, ‘Avrupa’da Demokrasi Tartışmalarına Yeşil bir Bakış’ adı altındaki bu ‘Demokrasi Dosyasına’ ayırdık.

Sayı 03

Dünya pandeminin şokundan çıkmaya çalışırken hayatın eski düzenine dönme beklentisi ve umudu da gittikçe artıyor. Bunun sonucunda bizde de pandeminin gölgesinde kalan ekonomik ve siyasal sorunlar yeniden gündemi belirlemeye başladı, siyaset hareketlendi. Fakat bu kez Yeşiller Partisi’nin çıkışı ve etkileri siyasette en dikkat çeken olaylardan biri oldu. Bu çerçevede 3.cü sayımızda siyasette Yeşiller Partisi’nin varlığı ağırlık kazandı. “Siyasetin neden Yeşiller’e ihtiyacı var?” sorusunu da gündeme taşırken, Türkiye’de Yeşiller ve yeşil siyasetin durumuna ilişkin toplumun çeşitli kesimlerinden, gazeteci, akademisyen ve yazara sorduğumuz sorularla hazırladığımız soruşturma ilginç, önemli ip uçları barındıran yanıtlar ile 3.cü sayımıza damgasını vuruyor. Bu çerçevede Demokrasi başlığını gündeme taşırken ülkemizde ve dünyadaki tartışmalardan yeni ve dikkat çekici örnekler de bu sayımızı tamamlıyor.

Sayı 02

Dünyada yaşanan büyük değişim dalgaları pandemi koşullarında küreselleşme üzerinde önemli etkiler yaptı. Aynı şekilde kapitalist sistem bunalım koşullarında Covid 19 pandemisi  ile yeni bir stres testinden geçiyor. İklim krizi koşullarında Covid 19 pandemisi dünyada yaşanan değişime ayrı bir boyut katarak toplumsal beklentileri de değiştirdi. Geleceğin her zamankinden daha çok sorgulandığı günümüzün bu gelişmeleri ve toplumsal yansımalarına cevap arayan görüşlere ağırlık verdik. Yeşil siyasetin sorunları bütüncül bir çözüm çerçevesinde ele alan yaklaşımından çeşitli görüşlerle gelişmelere bir pencere açmaya çalıştık. Bu çerçevede 2. ci sayımızı Türkiye’de Yeşiller hareketinin tarihsel gelişmesini de katarak hazırladık

Özel Sayı 01: Covid-19 ve Yeşil Politikalar

Covid-19, hali hazırda yaşanan eşitsizlikleri derinleştirerek büyüttü, sistemin görmezden gelinen küçük çatlaklarını büyüttü; yamayarak giderilemeyecek hale getirdi.

Bütüncül iyileşme, sosyal adalet ve adil dönüşüm politikalarını yıllardır dile getiren, aktivizmini yapan ve iyi uygulamalar ile dünya halkları tarafından benimsenen yeşiller, yeni düzen arayışında tüm dünyaya rehberlik edecek birikime sahip. Yeşiller’in, Covid-19 ve gelecekte olması öngörülen pek çok krizin asıl sebepleri olan iklim, ekoloji, ekonomi, sağlık, eğitim, demokrasi, sosyal adalet krizleri için sunduğu pratik ve kalıcı çözüm önerileri üstüne tartışmalara odaklandık bu sayımızda

Sayı 01:

Covid 19 ve iklim krizi 2020 yılını içinde yaşadığımız bir distopyaya çevirirken;  Yeşiller, gerek Avrupa’nın bir çok ülkesindeki seçimlerde, gerekse Avrupa Parlamentosu seçimlerinde  önemli başarılar elde ederek bir değişim umudunu yeşerttiler.  Türkiye’de ise Yeşiller Partisi yeniden siyaset sahnesinde. Biz de Dergimizin ilk sayısında,  2021’e umut aktaracak bu ‘yeşil dalga’nın yükselişini odağımıza aldık.