YAZAR: CELIA FERNÁNDEZ [1]

Çeviri: KERN AG

Siyasi forumlarda yaratıcı unsurların kullanılması, etkileşim ve empatiyi geliştirerek siyasi değişimi destekleyici daha fazla farkındalığa yol açar.

Cluj-Napoca, Romanya. İspanya, Yunanistan, İsveç, Tunus ve diğer ülkelerden yerel ve uluslararası araştırmacılar, aktivistler ve sanatçıların yanı sıra çocuklar ve yaşlılardan oluşan bir grup, yaşadıkları mekânı nasıl deneyimlediklerini, ondan nasıl mahrum kaldıklarını ya da onu nasıl hayal ettiklerini tartışmak üzere bir araya geldi.

Katılımcılar birbirlerine yabancı değiller. Beş gün önce European Alternatives tarafından düzenlenen Transeuropa Festivali’nin başlangıcında bir araya gelmişlerdi. Şimdi her biri, mekân konusuyla ilgili performanslar, sergiler ve konuşmaların ortaya çıkardığı bir yığın düşünceyi taşıyor. Şimdi bu izlenimleri bir forumda bir araya getirerek mekanları – fiziksel, sanal ve zihinsel – kimin tanımladığı ve kimin için tanımlandıkları üzerine düşünme zamanı.

Holding Spaces meclisi alışılagelmişin dışındadır – kendine özgü bir tür vatandaş meclisi olarak düşünülebilir. Farklı mesleki ve coğrafi geçmişlere sahip vatandaşların o andankıyamete kadar hayatlarını etkileyen konuları ele aldıkları bir tartışma yeridir. Hükümet eylemini savunan hiçbir politika önerisi gündeme gelmeyecektir. Yine de sanatı politik değişim için bir araç olarak kullanarak yurttaş meclislerine daha anlamlı, yaratıcı ve demokratik olmaları konusunda ilham verebilir.

Yurttaş meclislerinin yeşermesi

Meşruiyet açığı, dünyadaki ulusal hükümetlerin çoğunu etkilemektedir. AB’nin Haziran 2023’te gerçekleştirdiği Standard Eurobarometer araştırmasına göre, Avrupalıların sadece yüzde 32’si parlamentodaki siyasetçilerine güveniyor. Bunun sonuçları çok yönlüdür: daha az insan oy vermeye gitmekte; popülist “onlar bize karşı” söylemi, toplumun her köşesinde kendine yer bulmakta; ve teknokrat hükümetler her derde deva olarak savunulmaktadır. Ancak bunların arasında, siyaset bilimci Hélène Landemore’un deyimiyle “kapsayıcı” ve “katılımcı” bir model olan başka bir yanıt yeşeriyor.

Antik Yunan’a kadar uzanan geçmişi ile yurttaş meclisi, rastgele örnekleme yoluyla seçilen bir grup sakinin, belirli bir süre boyunca bir araya gelerek belirli bir konudaki içeriği okuması, uzmanları dinlemesi ve önerileri tartışarak hükümete iletmesidir. Yurttaş meclisleri, başkalarını kazanmaya çalışmak yerine, kolektif bir çözüm geliştirmeye çalışır – iklim hareketi için özellikle ilgi çekici bir strateji.

Yurttaş meclislerini savunan editör Eva Talmadge, yeterli zaman, kaynak ve uzman desteği sağlandığında, yurttaş meclislerinin “kısa vadeli kurallarla yönetilen bir siyasi sistemde zor ve uzun vadeli kararlar alma sorununu çözmek için bir araç” sunduğunu belirtiyor. Ancak iklim yurttaş meclislerinde – ve genel olarak iklim hareketi tartışmalarında – dikkat çekici bir şekilde eksik olma eğiliminde olan bir unsur, bu tür siyasi forumların potansiyelini engelleme riski taşıyor. Oysa Cluj’daki Holding Spaces toplantısında mevcut olan bir unsur: siyaseti daha da demokratikleştirmek için sanatın kullanılması.

Kültür siyaset konuşuyor

Romanya’nın ikinci büyük kenti ve giderek daha “gözde” bir yer haline gelen Cluj’un kenar mahallelerinde yaşayan çocukların portreleri Holding Spaces meclisinin duvarlarını kaplıyor. 2000’li yılların başından bu yana, kentsel dönüşüm birçok Romen sakinini “Avrupa’nın atıklarla ilgili en büyük gettosu” olarak da bilinen Pata Rât’a yönlendiren art arda gerçekleşen tahliye dalgalarına yol açmış durumda. Resmedilen çocukların ve ailelerin çoğu, yerel makamlar tarafından 350 kişinin zorla yerlerinden edildiği 2010 yılında şehir merkezinden tahliye edilen çoğunluğu Roma etnik kökenine sahip kişilerdir.Çöp sahasından sızan maddeler Pata Rât’taki toprağı ve suyu kirletmekte, sızan maddeler ve yanmış atıkların dumanı, Cluj’daki Roman’ların yüzde 80’inin aile doktoru olmadığı için genellikle tedavi edilmeyen enfeksiyonlara ve hastalıklara neden olabilmektedir. Profesyonel imkânlar genellikle Pata Rât sakinleri için engellenmekte ve bu da onların tecrit edilmesine katkıda bulunmaktadır. Bu durum, Roma topluluklarına karşı uzun süredir devam eden yapısal şiddet ve çevresel ırkçılığın bir sonucudur ve Romanya’ya özgü bir olgu değildir. 

Duvarlardaki tasvirler, fotoğraflardan daha fazlasını temsil ediyor: fotoğrafçı Marion Colard tarafından yürütülen bir atölye çalışmasında çocuklar bunları boyadı ve üzerlerine kelimeler yazdı. Bu tasvirler, çocukların içinde yaşadıkları koşulları betimlemenin ötesinde, çocukları kendi imgelerini yorumlamaya dahil ederek, onları etnik kökenlerine indirgenmiş pasif öznelerden aktif katılımcılara dönüştürüyor; tıpkı bu toplantının katılımcıları gibi insanlaştırıyor, farklı kişilikleri, korkuları ve özlemleri olduğunu gösteriyor.

Birisi basitçe tahliye hikayesini anlatabilirdi; ancak bunun toplantı katılımcıları üzerinde, mekandan mahrum bırakılanların görsel ve aktif temsili ile aynı etkiyi yaratacağını hayal etmek zor. Toplumun kalıplaşmış deyişiyle söylersek: veri akla, sanat ise içgüdüye hitap eder. Ancak, etimolojik olarak “zihnin geliştirilmesi” anlamına gelen kültür, yalnızca duygusal -genellikle ihmal edilen- yanımızı ortaya çıkarmaya hizmet etmekle kalmaz, aynı zamanda somut bir durum veya kavramın kökleriyle farklı şekillerde anlayış ve derin bağlantılar kurulmasını sağlar.

Holding Spaces toplantısında, Pata Rât topluluğundan kadınlar, kendilerine çok tanıdık gelen ve hepimiz için de tanıdık hale gelen manzaraların görüntüleriyle çevrili hikayelerini anlatıyorlar. Bazı toplantı katılımcıları duvarlara kendilerinde çağrışım yapan cümleler yazdı. Bir cümle şöyle: “Dedi ki… Neden normal bir evi hak etmiyoruz?” ve insan bunun duygusal bir tepkiden öte, bilinçli bir eylem olduğunu düşünmeden edemiyor.

Geleceği yeniden hayal etmek için sanat

Yurttaş meclislerinin gerçeklere dayalı, dengeli ve anlamlı tartışmaları teşvik edebilmesi için katılım metodolojileri ve bilimsel raporlar gibi kaynakların yanı sıra uzman desteği de son derece önemlidir. Ancak iklim yurttaş meclislerinin amacı çözüm üretmektir; bunun için de edebiyat, tiyatro ve görsel sanatlar için sıradan bir eylem olan uzak gelecekleri hayal etme kapasitesi çok önemlidir.

Transeuropa festivalinin atölye çalışmalarından biri Ezilenlerin Tiyatrosu metodolojisine dayanıyordu. Birkaç saat boyunca, toplantı katılımcıları aynı anda hem seyirci hem de aktör olurlar ve barınma ile ilgili hayali bir anlaşmazlıkta farklı rolleri deneyimlerler. Beş dakika önce tahliye emrini tebliğ eden kişi tahliye edilen kişi haline gelir.

Brezilyalı tiyatro yönetmeni Augusto Boal tarafından yaratılan bu tür bir forum tiyatrosunun amacı, katılımcıların kendi kişisel koşullarının dışına çıkarak kendilerini başka bir duruma yansıtmaları ve daha iyi bir gelecek için bugünden ne yapmak istediklerini planlamalarıdır. Bu sadece diğer insanların gerçekleriyle empati kurmakla ilgili değil, aynı zamanda arzu edilen bir sonuca yönelik strateji geliştirmekle de ilgilidir – tam da yurttaş meclislerinin görev alanı. Yine de pek çok forum hala geleneksel kurumsal süreçleri takip etmekte, okuma ve konuşmaya indirgenmektedir.

Meksikalı yazar Jorge Volpi’nin ‘Leer la mente (Zihni Okumak)’ adlı kitabında belirttiği gibi, atalarımız mağaralara mamut resimleri çizerken ya da bir kalabalığa kaplanların hareketlerini gösterirken, kendilerini gelecek senaryolarına hazırlıyorlardı. Volpi’ye göre kurgu sadece eğlence değil, türümüzün evrimine hizmet ediyor.

Siyasetten keyif almak için sanat

Naomi O’Leary’nin de belirttiği gibi, yurttaş meclisleri bir sürdürme sorunu yaşayabilir ve gerekli zaman taahhüdü, halihazırda siyasi olarak angaje olanlar dışında herkesi dışarda bırakma eğilimindedir. Bununla birlikte, çeşitli sanat formlarının metodolojilerini denkleme dahil etmek sadece bilgiye erişimi demokratikleştirmekle kalmayacak – performans veya görsel anlatım karmaşık kavramları basitleştirebileceğinden – aynı zamanda forumları daha eğlenceli ve ilgi çekici hale getirecektir. Sanatın dahil edilmesi yurttaş meclislerinin karar alıcılara tavsiyelerde bulunmasını engellemeyecektir. Ancak artan kutuplaşma ve yoğun siyaset bağlamında, diyaloğu teşvik edebilir ve nihayetinde demokrasiyi yeniden canlandırabilir.

Holding Spaces toplantısı çok farklı profillere, geçmişlere ve yaşlara sahip kişilerden oluşmaktadır. Katılımcılar halihazırda siyaset ve sanata yönelik ortak bir duyarlılığı paylaşıyor olsalar da, bunun seviyeleri ve katılım nedenleri çeşitlilik gösteriyordu. Ve karşı karşıya olunan yakıcı soruna rağmen – kamusal, sanal ve hatta zihinsel alanın yaygın bir şekilde özelleştirilmesi – toplantının hissiyatı empati, beklenti ve umuttan oluşuyordu.

Bu benzersiz buluşmanın gerçekleştiği bina; sanatçılar, akademisyenler ve aktivistler için bir buluşma yeri olsa da bir zamanlar bir sinagogdu. Cluj’daki sanatçılar, yapısını ve eski dekorunu korurken, on yıl boyunca binayı farklı sosyal, etnik ve profesyonel grupların karşılaşabileceği, konuşabileceği ve empati kurabileceği bir alana dönüştürdüler. Tıpkı bu binada olduğu gibi sanat, yurttaş meclislerinin daha fazla insanın katılımını sağlamak, daha iyi diyaloglar kurmak ve nihayetinde ufuklarını değiştirmek için ihtiyaç duydukları dost olabilir.

DİPNOTLAR:

[1] Celia Fernández, Yeşil Avrupa Vakfı’nda halkla ilişkiler ve sosyal yardım görevlisidir. Uluslararası ilişkiler, çeviri ve gazetecilik okudu ve El País de dahil olmak üzere çeşitli İspanyol medya kuruluşları için yazılar yazdı.

BU YAZI, AVRUPA PARLAMENTOSU’NUN YEŞİL AVRUPA VAKFI’NA SAĞLADIĞI FİNANSAL DESTEK İLE ÇEVRİLMİŞTİR. AVRUPA PARLAMENTOSU, YAYININ İÇERİĞİNDEN SORUMLU DEĞİLDİR.

Bu yazı, İngilizce olarak, 1 Aralık 2023 tarihinde, Green European Journal’da yayınlanmıştır.

https://www.greeneuropeanjournal.eu/what-art-can-do-for-democracy/ adresinden indirilmiştir.

GÖRSEL TASARIM: Güneş Akçay