Yazan : Hakan Ozan Erzincanlı [1]

Covid-19 pandemisi boyunca dünya çapında önemli politik değişiklikler gerçekleşti. Bu sağlık krizi ; çeşitli diğer, önceden yeterince fark edilememiş sorunların da büyüyüp bir krize dönüşmesine sebep oldu ve ortaya genişçe bir krizler havuzu çıktı. Daha doğrusu pandemi, görünmeyen veya geçiştirilen sorunların da dikkate alınmak zorunda olduğunu gösterdi. Bilim, sanat ve sporun doğrultusunda öğrenme, eğlenme ve harekete geçme pratiklerimizi belki de kökten değiştirmemiz gerektiğini açığa çıkardı. Bu bağlamda yeşil partiler ve onların ekolojik politikaları kişi ve kurumların daha da ilgisini çekmeye ve iklim krizi çevrecilerin hercai bir tezi olarak adlandırılmaktan çıkarak, bilimsel bir gerçek olarak kabul görmeye başladı. Zaten, özellikle son zamanlarda, bütüncül bir sağlık politikasının önemini kavrayanların desteği ile gitgide büyüyen yeşil siyaset, artık bir alternatif olmaktan çıkıp yeni normale dönüşüyor.

İşte bu arada Belçika’da neler oldu, neler oluyor gelin tarım ve gıda politikaları çerçevesinde inceleyelim.

Ecolo

Ecolo, Belçika’da Fransızca konuşan kesimin yeşil siyasi partisi. Ecolo aslında “orijinal mücadelelerin organizasyonu için konfedere ekolojistler” tabirinin kısaltması. Parti 1980 yılında kurulmuş, yani 31 yaşında. Ben de 2018’den beri Belçika’ da yaşadığım ve gördüğüm kadarı ile sizlere üyesi olduğum Ecolo’ yu, Flamanca konuşan kesimin yeşil siyasi partisi Groen’u ve genel olarak Belçika’da yeşil politikaları, daha ziyade tarım ve gıda perpektifinden bakarak anlatmaya çalışacağım.

Belçika Koalisyon Hükümeti

Ecolo’ nun diğer siyasi partilerden temel farkının, adının çağrıştırdığı gibi, bir okul yapısında olması olduğu söylenebilir. Yani aslında Ecolo’da her birimiz birer öğrenciyiz. Çeşitli araştırmalar yaparak kompleks sorunlara en uygun önerileri bulmaya çalışıyoruz. Sonucunda üretilen politikalar ile oy istiyoruz. 30 Eylül 2020 tarihinde Ecolo, mevcut koalisyon hükümetinin kurucularından oldu. Belçika’da yeni hükümet kurma görüşmelerini yürüten siyasi partiler, “Vivaldi koalisyonu” olarak adlandırılan 7 partili hükümet üzerinde anlaştılar ve böylece son seçimlerden yaklaşık 500 gün sonra yeni hükümet kuruldu.  Ünlü klasik müzik bestecisinin “Dört Mevsim” adlı eserinden yola çıkarak “Vivaldi” olarak adlandırılan koalisyonda sosyalist partiler PS ve ‘SP.a’ kırmızı, liberal partiler MR ve Open VLD mavi, çevreci partiler Ecolo ve Groen yeşil, Hristiyan Demokrat CD&V ise turuncu renklerle anılıyor .(1)

Resim 1 : Belçika’da yeni kurulan ‘Vivaldi’ koalisyon Hükümeti
(Kaynak : https://www.rtbf.be/info/belgique/detail_vivaldi-decouvrez-qui-fait-partie-du-nouveau-gouvernement-belge-et-qui-fait-quoi-la-photo-de-famille-interactive?id=10597848)

Yeni hükümette yeşil partilerin bakanlıkları şunlar:

Ulaştırma Bakanı: Georges Gilkinet (Ecolo)

Kamu Hizmetleri, Kamu İşletmeleri, Telekomünikasyon ve Posta Bakanı: Petra De Sutter (Groen)

İklim, Çevre, Sürdürülebilir Kalkınma ve Yeşil Sözleşme Bakanı: Zakia Khattabi (Ecolo)

Enerji Bakanı: Tinne Van der Straeten (Groen)

Cinsiyet Eşitliği, Fırsat Eşitliği ve Çeşitlilikten Sorumlu Devlet Bakanı: Sarah Schlitz (Ecolo)

Ecolo ve Groen

Ecolo ve Groen, sadece anadili farklı iki, ama ‘neredeyse birbirinin aynı’ parti olarak düşünülebilir. Elbette aynı değil, ancak kolay uzlaşabilen, farklılıkları zenginlik olarak kullanabilen iki yapı… Mesela benim de içinde yer aldığım yerel örgütlenmede neredeyse tüm toplantılar ortak yapılıyor.

Genel olarak ya politikaları beraberce üretiyorlar, ya da üzerinde anlaşılamayan konular olursa üzerinde tartışılıyor ve ortak ses üretilmeye çalışılıyor.

Risk almadan ilerleme olamayacağını kabul ederek, birçok şeye rağmen ‘dört mevsim’ koalisyonuna onay verdik.

Koalisyon

Koalisyona gelince; tabii ki kolay olmadı. Uzlaşmak çok zordu; ancak, uzlaşmamanın bedeli daha ağırdı. Aşırı sağ partilerin uzlaşıp yönetime gelme tehlikesi vardı, acil çözülmesi gereken iklim krizi sorunlarına eklenen pandemi krizi ve göçmen krizi derken tartışmak yerine iş yapmak, dolayısı ile çok ama çok zorlanarak da olsa uzlaşmak yoluna gitti yeşiller. Gerçekten kolay olmadı ve belki bu koalisyona birçok üye ve sempatizanı küstürmeyi de göze alarak girildi.  Risk almadan ilerleme olamayacağını kabul ederek, birçok şeye rağmen ‘dört mevsim’ koalisyonuna onay verdik.

Ekoloji siyaseti : 21. yüzyılın gücü

Yukarıda sıralanan bakanlıkların yanı sıra, Belçika’ nın oldukça detaylı siyasi mekanizmaları içerisinde çeşitli bölgesel hükümetler ve parlamentolarda etkili yeşil politikacılar var ve güzel çalışmalar yapıyorlar. Ecolo, ekoloji siyasetini 21. yüzyılın gücü olarak görüyor. Buna göre doğaya saygı duyarak, herkesle dayanışma içinde, farklı bir düşünme ve harekete geçme yöntemi kullanarak bilim ve gelişimi uzlaştırmaya çalışıyor. (2)

Ecolo tarım politikası

Ecolo’nun manifestosunda (3) tarım ile ilgili, yeniden konumlandırılan ve besleyen bir tarımdan bahsediliyor. “Ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin bakımı ve restorasyonu için tarım yeniden konumlandırılmalı ve desteklenmelidir” derken yeniden konumlandırma için “relocaliser” fiili kullanılmış. Bu yolla mevcut tarımsal birimlerin yerlerinin değiştirilmesi ve dolayısı ile birbirleri ile ilişkilerinin yeniden düzenlenmesinden bahsediliyor. “Besin zinciri, insanlığı besleyecek, ekosistemlere ve sağlığa saygılı ve gelecek nesillerin de aynısını yapmasına izin verecek şekilde kontrol edilmeli ve yönetilmelidir” derken buradaki sürdürülebilirlik vurgusu dikkate değer. “Gelecek nesillerin de aynısını yapmasına izin verecek şekilde” ibaresi ile üzerine basılan noktada, tarımsal üretim süreçlerinde sağlıklı bir topluma uyuma yönelik yapılandırılan bir eğitim politikası var.

Agroekoloji, herkesin gıdada kendine yeterliliğini sağlaması, köylü hareketlerinin desteklenmesi ve yer değiştirmek zorunda bırakmayan işler yaratmak için cesaretlendirilmelidir.

“Agroekoloji, herkesin gıdada kendine yeterliliğini sağlaması, köylü hareketlerinin desteklenmesi ve yer değiştirmek zorunda bırakmayan işler yaratmak için cesaretlendirilmelidir” cümlesinde ise, özellikle “créer des emplois non délocalisables” denilen yani “yer değiştirmek zorunda bırakmayan işler yaratmak” olarak çevrilebilecek ibare önemli. Buna göre topraklarını kaybeden ve çeşitli sebeplerle göç etmek ve yeni işler aramak zorunda kalan tarımsal üreticilerin, buna mecbur kalmasını önlemek, kültürleri ve nesilleri güvence altına almak için agroekolojinin cesaretlendirilmesi öneriliyor.

Ecolo’nun tarım politikası hakkında görüşlerine başvurduğum bir yetkili, bu metnin 2013 tarihli olması nedeniyle günümüzün tam bir fotoğrafını veremediğini; ancak özellikle organik gıda (ancak %0 KDV değil) ve biyositlerin ortadan kaldırılması; kantinlerde organik, yerel ve sağlıklı gıda satılması ve genel olarak da üretim alanlarının yeniden konumlandırılması ; ürünün işlenmesi ve dağıtımında düzenlemeler getirilmesi konularına önem verilmekte olduğunu bildirdi.

Kısaca Ecolo, ‘nasıl bir gıda?’ sorusuna ‘organik, yerel ve demokratik (katılımcı ve ulaşılabilir)’ olarak cevap veriyor.

Groen Tarım Politikası

Bunun yanında Belçika’nın Flamanca dilli yeşil partisi Groen, AB genel tarım politikası hakkında Ecolo ile görüş birliği içerisinde. Groen da sürdürülebilir bir tarımsal dönüşümü savunuyor; ancak Belçika’nın Flaman Bölgesi daha yoğun endüstriyel tarım ve işleme baskısı altında olduğundan söylemlerin yönü ve ağırlığı farklı olabiliyor. Buna göre Greon tarım politikalarında (4) şu tabirler ön plana çıkıyor:

  • – Yerel, ekolojik ve hayvan dostu tarım sektörü
  • – Yerel ve çeşitlilik içeren bir gıda pazarı
  • – Makul (adil) fiyat
  • – Hibeler
  • – Gönüllü olarak hayvancılık faaliyetlerinin azaltılması (2030 yılına kadar %50)
  • – Et alternatifleri ve alternatif protein kaynaklarının araştırılmasının teşvik edilmesi
  • – GDO’ların reddi
  • – Pestisitsiz bir tarım
  • – Hayvancılıkta antibiyotiklerin yoğun ve önleyici kullanımının kısıtlanması
  • – Palmiye yağı ve soya gibi, yeni büyük ölçekli ormansızlaşmaya doğrudan yol açan ürünlerin ithalatının kaldırılması
  • – Tarım arazilerinin çiftçilere tahsis edilmesi
  • – Sağlıklı gıdanın tercih edilmesinin kolaylaştırılması (uygun etiketleme)
  • – Gıda israfı ile mücadelenin hızlandırılması: 2025 yılına kadar atıkların yüzde 30 oranında azaltılması
  • – Federal Gıda Zinciri Güvenliği Ajansı’nın (FAVV) Tarım Bakanlığı’ndan alınıp, Halk Sağlığı Bakanlığı’na bağlanması. Gıda güvenliği ve sağlığının, her zaman diğer çıkarlardan önce gelmesi için FAVV’de reform yapılması.

Belçika’da Ekolojik Tarımın Sorunları

Ecolo ve Groen’ un, yani Belçika’ daki yeşil partilerin üzerinde en çok durduğu, ya da çözümü en zor ama en hayati konu, tarım arazilerinin uygun tarımsal üretim yapacak kişilere verilip, burada agroekolojik tarım yapılabilmesi. Ancak tüm dünyada olduğu gibi Belçika’da da tarımsal arazilerinin ve hatta doğal arazilerin kullanımında, kısa dönemli ekonomik fayda sağlamak amaçlı fırsatçılık bunun önünde büyük bir engel. Tarım arazileri ve hatta doğal araziler, genel olarak büyük toprak sahiplerine ait. Bu arazilerde ya endüstriyel tarım yapılıyor ya da vakti geldiğinde izinler alınıp üzerine konutlar inşa ediliyor. Şehirlerin içinde ve etrafında yerel yetiştiricilik yapmak için bostan alanı bulmak çok zor. Tarımsal araziler şehirden uzak ve otomobili olmayanlar için erişimi çok zor.

Ecolo, sınırlarının dışına taşmış endüstriyel tarımı yerelleştirmek, frenlemek ve daha olmazsa durdurmak istiyor. Gıda işleme ve dağıtımda kısa devreli yapıları destekliyor. Ayrıca aynı zamanda doğayı da koruyarak yerel sosyoekonomik bağlantılar oluşturan agroekolojik modelleri cesaretlendirmek istiyor.

“Ecolo ve Groen partisinin politikaları birbirinden ne kadar farklı?” diye bakılırsa, yukarıda da bahsedildiği gibi temelde aynı denebilir. Ancak Belçika’nın Flaman Bölgesi daha yoğun bir endüstrileşme baskısı altında ; buna göre söylemlerin tonu, tarzı ve vurgu yapılan noktalar değişebiliyor. Bu soruya yeşillerin küresel mücadele ilkesi, bir noktada cevap verebilir. Yeşiller tüm dünyada, temel politikalarda ortaklaşan ve kendi yerellerine bu politikaları adapte etmeye çalışan yapıda ilerliyorlar. Bu husus, Türkiye Yeşiller Partisi’nin ilkelerinden beşincisi olan ‘küresel mücadele’ maddesinde de oldukça iyi anlatılmış. (5) 

Endüstriyel Tarımdan Yerel Tarıma Dönüşüm Planları

Çevreciler için tarımsal sanayi sisteminin dönüşümü kaçınılmaz ve daha fazla bekleyemez. Gıda sisteminin prodüktivist bir vizyondan çıkması elzemdir. Herkesin sağlıklı bir şekilde beslenebilmesi için uyarlanabilirliğe (resilience) ve sürdürülebilirliğe dayalı bir yaklaşım tercih edilmelidir. Gıda sisteminin yeniden konumlandırılması daha fazla uyarlanabilirlik ve çevresel fayda sağlayacaktır. Bu yeni yerleşim düzenlemeleri, uluslarası ticarete bağımlılığı azaltacaktır. (9)

Avrupa Genel Tarım Politikası (PAC), çevreye ve biyolojik çeşitliliğe daha saygılı olmayı cesaretlendirerek, ekolojik ve dayanışmacı bir dönüşümün motorlarından biri olmalıdır diye geçiyor Ecolo’ nun Avrupa Genel Tarım Politikası ile ilgili görüşlerini aktardığı belgede (7). Açıkçası söz konusu belge, kaba hatları ile yönelimi anlatmakta ise de, henüz daha bölgesel düzeyde müzakere edilip son haline getirilmemiş olsa da, Ecolo’nun mevcut AB genel tarım politikasını kabul etmediğini göstermekte. AB parlamentosu yeşil üyeleri Saskia Bricmont ve Philippe Lamberts, söylemlerini parlamentoya genel bir çağrı yaparak şu paragraf ile tamamlamışlardı:

“Bu reform, agroekolojiye geçiş aksesuar mağazasında takılıp kalmış, büyük şirketlere fayda sağlayan ve küçük üreticileri boğan eski bir modelin bir devamıdır. Bu nedenle AB parlamentosu Yeşiller grubuyla birlikte, Komisyon’un kendi taslağını gözden geçirebilmesi için, bu reform önerisini reddeden bir temel ilke değişikliği teklifi sunduk. Bu değişikliğin çoğunluğu elde etmesi mümkün olmazsa, metni değiştirmek için son bir girişimde bulunacağız. Düzeltme önerimiz lehinde oy kullanmayan sosyal demokrat, Hristiyan demokrat ve liberalleri, Komisyon teklifini çok somut bir şekilde iyileştiren bu değişiklikler lehinde oy kullanmaya davet ediyoruz. “

Resim 2 : AB parlamentosu üyeleri Saskia Bricmont ve Philippe Lamberts
(Kaynak : https://www.facebook.com/ecolo/photos/a.10150384381172362/10156660596172362/?type=3&theater)

Ecolo’nun tarım politikasına dair uygulamadan bir örnek vermek gerekirse “Walonya’da 4000 km fundalık çit” projesini örnek gösterebiliriz. Belçika’da federal hükümet dışında da birçok siyasi pozisyonda seçilmiş yeşil siyasetçi var. Beklendiği şekilde de yeşil siyasetçiler ilk olarak çevre ile ilgili birimlerde görev alıyorlar. Walonya’da 4000 km fundalık projesini de bu bağlamda Walon Çevre Bakanı Céline Tellier yürütüyor. Tarımsal dönüşüme altyapı hazırlamak için fundalıklar çok önemli biyoçeşitlilik alanları. Ve doğusundan batısına en geniş noktası 215 km olan Walonya bölgesi için 4000 km fundalık çit oluşturmak harika bir proje. Bu fundalık çitler tarlalar arasındaki mevcut çitleri geliştirip, güzelleştiriyor. Dolayısı ile proje, çiftçilerin de desteği ile hızla ilerliyor. Proje “Yes We Plant (Evet, bitkilendiriyoruz)” sloganı üzerine kurulmuş bir kazan-kazan projesi. Hedef, 2019-2024 hükümetinin planında 4000 km fundalık çit ve/veya bir milyon ağaç yetiştirilmesi olarak belirlenmiş. Amaç, biyoçeşitliliğimizi kurtarmak. (7) (8)

Yerelde Ekoloji Politikaları ve Yeşiller

Yeşil siyaset Belçika’da, belediyeler düzeyinde de çok etkili. Her ne kadar alınan belediye başkanlığı miktarı az olsa da, yeşil politikacılar belediye başkan yardımcıları olarak, belediye meclislerinde ve hatta önemli kurumların siyasi kurullarında oldukça etkinler. (Belçika kamu iktisadi teşekküllerinin yönetim toplantılarına katılan siyasi kurullar var.) Yeşiller’in, seçilmiş olarak %20 – %30 civarlarında bir fiziksel varlığı olmasına rağmen, politik varlıkları bundan daha fazla hissediliyor.

Sağlıklı ve Güvenli Gıda Modelleri

Belçika’ da yeşiller açısından gıdanın üretimi hem toplumu sağlıklı şekilde besleyebilmek ve hem de üretim sırasında topluma adapte olmakta zorlanan bireylerin sosyalleşmesi için önemli bir araç. Yeşiller için tarımsal üretim hem işsizlik, hem de karbon yutak alanı. Bu sebeple gıdanın üretimi ve tüketimi ile ilgili tüm alanlarda politika üretmek çok önemli.

Ecolo’nun gıda ve tarıma dair önerilerini içeren belgede (9) şu sekiz nokta vurgulanmış:

Öncelik: doğa, hayvanlar alemi, tarım ve insanlar arasındaki ilişkilerin dengesi

  • Öneri 1: Fakirleşen toprakları ve peyzajları korumak: Günümüzde tarım-gıda endüstrisi tekelleşmiştir ve yoğun yetiştiricilik kaynaklı sömürü sürmektedir.
  • Öneri 2: Ekmeğe dönüştürülebilen tahılları önceliklendirmek (biyodizel amaçlı bitkisel üretim ve zararlı soya gibi baklagiller yerine)
  • Öneri 3: Yabanıl türlerin ticaretiyle mücadele için federal bir eylem planı oluşturmak: Avrupa Biyoçeşitlilik 2030 stratejisinin bir parçası olarak
  • Öneri 4: Genç çiftçilerin toprağa erişimini destekleyerek yerel tarım ve hayvancılık sektörlerini geliştirmek: PAC (AB Genel Tarım Politikası), ön satınalma hakkı, çiftlik kiralama mevzuatı aracılığı ile
  • Öneri 5: Üstü kapalı pazarlar kurulmasını desteklemek: dahası, belediyelerin gıda kuşakları oluşturmak için destek bulacakları gerçek bir ağ oluşturması amacıyla gıda üretimi, işlenmesi ve dağıtımı için her tür ortak alanlar oluşturmak
  • Öneri 6: %0 KDV ile organik tarımı desteklemek: özellikle işlenmemiş ürün için
  • Öneri 7: Gıda israfı ile mücadele etmek: işleme sektörlerine destek, süpermarketlerden gıda bankalarına satılmayan ürün bağışlarının yaygınlaştırılması, tüketiciler için farkındalık ve daha iyi bilgi, gıda israfıyla mücadele kolektif planı
  • Öneri 8: Kreşlerde, okullarda, huzurevleri ve sağlık tesislerinde kaliteli gıda hakkının garanti edilmesi: kısa devreli organik yemekler, haftada bir alternatif vejetaryen yemek imkanı (9)

BEES Coop Brüksel’de temelde gıda olmak üzere çeşitli organik, iyi, dürüst ürünlere etik yoldan ulaşmayı amaç edinmiş bir grup Belçikalı tarafından kurulmuş bir kooperatif.

Açıkçası gıda üretimi ve dağıtımının yerel, kısa devreli ve organik olması konusunda bir çok girişim var. Bu girişim ve oluşumlar elbette koalisyon hükümeti çalışmaya başladıktan sonra oldukça arttı. Ancak özellikle Brüksel gibi büyük şehirlerde insanlara organik, yerel ve kısa devrede ulaşılır gıda sunmak zor. Bu konuda hevesle çalışan benim de dahil olduğum, 2019 yılı ortalarında Yeşil Gazetede de anlattığım kooperatif süpermarket BEES Coop’u örnek vermek istiyorum (10). BEES Coop Brüksel’de temelde gıda olmak üzere çeşitli organik, iyi, dürüst ürünlere etik yoldan ulaşmayı amaç edinmiş bir grup Belçikalı tarafından kurulmuş bir kooperatif. 2018 yılından beri üyesiyim ve 2020 sonbaharındaki kongrede de kura ile Genel Kurul Komitesine seçildim. BEES Coop hem iyi gıda ve ihtiyaç ürünlerini en uygun şekilde sunmak için modeller üretiyor, hem yepyeni ortaklaşma ve yönetim modelleri deniyor ve hem de tüm bunlardaki başarısı oranınca da örnek gösteriliyor, taklit ediliyor, üniversitelerce bilimsel araştırmalara konu oluyor. Hükümet ve üniversitelerden aldığı destek ve övgülerle BEES Coop’un, yeni ve sağlıklı bir topluma dönüşümde iyi ve her geçen gün gelişen bir motor olması muhtemel.

Resim 3 : BEES Coop
Kaynak : https://atlas.vicinia.be/fr/initiatives/1167/

Bunun yanı sıra Good Food (İyi Gıda) Brüksel hareketi ile hükümetçe sivil toplum destekli örgütlenen ve desteklenen bir çok faaliyet var. Good Food Brüksel pandemi, ulaşım sorunları ve kirlilikle mücadele ederek iyi gıdayı ve neşeli üretim-tüketim pratiklerini Belçikalıların hayatının parçası yapmayı hedefliyor. Bu amaçla daha iyi üretmek ve daha iyi yemek amacıyla projeler üretiyor. (11)

Tarımda Ekolojik Ayak İzini Azaltma

Yeşiller, tüm diğer politik söylemlerinde olduğu gibi tarım politikalarının da tek yönlü değil, birbirinin tamamlayıcısı olarak çok yönlü olduğunu belirtiyor. Sadece insan sağlığına odaklanmanın mümkün olmadığını, tarımda kullanılan yapay kimyasalların hem insanı hem de doğayı olumsuz etkilediğini ve zaten insanın da doğanın bir parçası olması dolayısı ile tarımı dönüştürmek ve yeniden düzenlemek gerektiğini düşünüyor.

Ecolo bu bağlamda insan topluluklarının ekolojik ayak izini azaltmak için kamu politikalarının, daha az doğal kaynak tüketen yaşam tarzlarını ve bu konudaki teknolojik yenilikleri desteklemesini savunuyor. (2) Buna göre yetkililer yönelimi şu maddelerle tanımlıyor :

  • Organik (ne gübre ne ilaç, petrokimya girdisi yok)
  • Ekolojik ağlar
  • Toprak işlemesiz tarım ve malçlama
  • Ekstansif hayvancılık (birim alanda daha az hayvan varlığı, daha iyi mera yönetimi, soya ithalatına son verilmesi) + daha az et tüketimi
  • Kendi tohumunu yetiştirme
  • Sağlıklı, yerel ve mevsiminde tüketim

Şehirdeki uygulamada görülebilecek en önemli konu, bisikletin desteklenmesi. Yeni bisiklet yolları oluşturuluyor, bisiklet satınalan kişilere mali destekler veriliyor, bakım ve tamir olanakları arttırılmaya çalışılıyor. Ayrıca bisikletlerin ürün, insan taşıma kapasiteleri arttırılmaya çalışılıyor. Her ne kadar birgün kanal yoluyla Walonya’dan bir yelkenli ile Brüksel’ e gelmiş sebzeleri yemek hayal olsa da, umut verici gelişmeler gözlemleniyor.

Sonsöz

Toparlamak gerekirse Belçika’da yönetimde şimdilik yeterince yeşil politikacı var. Ancak bugüne dek yeşil politikaların göz ardı edilmiş olması, otomobile dayalı bir ulaşım sistemi yanı sıra endüstrinin genelde baş tacı yapılması, geniş kesimlerin iyi ve sağlıklı gıdaya ulaşmasının önünde bir engel. Ayrıca her ne kadar geniş halk kitleleri özellikle pandemi sürecinde güçlü bir bağışıklığın önemini anlamış olsa da, yeşil politikaların önerdiği üretim ve tüketim pratiklerini bilmiyorlar. Yeşiller  tarımsal üretimi, hem bir rehabilitasyon aracı olarak kullanmaya hem de sağlıklı gıdalar aracılığı ile başka bir toplum sözleşmesinin mümkün olduğunu göstermeye çalışıyor. Bu bağlamda yeşillerin, pandemi krizinin en kritik anında imdada yetişip, test ve aşılama kampanyasını düzeltip, kurtarması, oy verenlerin gözünden kaçmadı. Dolayısı ile bir sonraki seçimlerde hem Ecolo ve hem de Groen’un oylarını çok arttıracakları şimdiden öngörülebilir.

Dipnotlar :

[1] Hakan Ozan Erzincanlı, Türkiye Yeşiller Partisi kurucu üyesidir.

Kaynaklar:

(1) https://perspektif.eu/2020/10/01/belcikada-500-gun-sonra-vivaldi-koalisyonu-kuruldu/

(2) https://ecolo.be/le-parti/ (indirme: 10.06.2021, HOE)

(3) https://ecolo.be/wp-content/uploads/2017/10/manifeste_politique_ecolo_2013v3-2.pdf (indirme: 10.06.2021, HOE)

(4) https://www.groen.be/voeding_en_landbouw (indirme: 10.06.2021, HOE)

(5) https://yesiller.org.tr/yesil-ilkeler/

(6) https://ecolo.be/politique-agricole-commune-ecolo-appelle-lunion-europeenne-a-etre-coherente/ (indirme: 14.06.2021, HOE)

(7) https://www.lalibre.be/regions/brabant/l-objectif-de-celine-tellier-planter-4000-km-de-haies-en-wallonie-5f775e3c9978e2322f35a6d6 (indirme: 14.06.2021, HOE)

(8) https://www.wallonie.be/fr/actualites/4000-km-de-haies-etou-un-million-darbres-en-wallonie-yes-we-plant (indirme: 14.06.2021, HOE)

(9) https://ruche.ecolo.be/ruche/public/5101ff (indirme: 15.06.2021, HOE)

(10) https://yesilgazete.org/tarimsal-uretim-ve-gidaya-erisimde-yardimlasma-ve-demokrasi-hakan-ozan-erzincanli/

(11) https://goodfood.brussels/ (indirme: 14.06.2021, HOE)


Görsel tasarım: Olcay Özkaplan