Yazar: Ricarda Lang [1]

Çeviren: Ali Serdar Gültekin

Eylül 2021 Almanya federal seçimlerini takiben, yoğun müzakerelerin ardından Alman Yeşiller Partisi, Sosyal Demokratlar ve Liberaller ile koalisyona girdi. Şimdiye kadar, Ukrayna’daki savaş ve buna bağlı enerji ve yaşam maliyeti krizleriyle mücadele etmek için çok fazla türbülansın damgasını vurduğu bir görev dönemi oldu. Partinin eş lideri Ricarda Lang, benzeri görülmemiş zorluklar ve istikrarsızlık döneminde iktidarda olmanın önemi üzerine kafa yoruyor.

Green European Journal: Alman siyaseti, diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, iki büyük partinin egemenliğinden çok daha değişken ve parçalı bir duruma geçti. Alman Yeşiller partisini bu yeni bağlamda nasıl konumlandırırsınız?

Ricarda Lang: Yeşiller Partisi, 1980’lerde sistemin dışından gelen bir güç olarak kuruldu. Başlangıçta, kapalı kapıları çalmak ve değişim talep etmek bizim görevimizdi. Geçtiğimiz yıllarda, masada bir koltuk bulmayı giderek daha fazla başardık. 16 yıl muhalefette kaldıktan sonra, Yeşiller nihayet hükümete geri döndü, hem de kilit makamlarda. Fırsatı yakalamak, geriye kalan şüphecilere güvenilir olduğumuzu kanıtlamak ve çok ihtiyaç duyulan değişimi teşvik etmenin istikrarsız zamanlarda istikrar sağlamanın tek yolu olduğunu göstermek için her zamankinden daha kararlıyız. Almanya’nın sadece iki büyük partisinin ve çevrede de birkaç küçük partisinin olduğu dönem sona erdi. Tersine, Yeşiller aslında hiçbir zaman da öyle olmasa da, artık tek  meseleye odaklanmış bir çevre partisi değil. Parlamentolar ve hükümetlerdeki fiili çalışmalarımız kadar manifestomuz da siyasi konuların tüm yelpazesini kapsamakta.

Özellikle Ukrayna’daki savaşla birlikte, Robert Habeck’in ekonomik işler ve iklim eylemi bakanı ve Annalena Baerbock’un dışişleri bakanı rolünü üstlenmesiyle Yeşiller bu yeni Alman hükümetinin önünde ve merkezinde yer aldı. Bu görünürlük bir parti olarak Yeşiller için ne sağlıyor?

Gittikçe daha fazla insan Yeşillerin hızla değişen bir gerçeklikle yüzleşmeye, sorumluluk almaya ve elinden gelenin fazlasını yapmaya istekli ve yetenekli olduğunu anlıyor. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik alçak saldırısı, bizi bir dizi zor ve acı verici karar almaya zorladı. Ama ilkelerimizden ve uzun vadeli hedeflerimizden vazgeçmeden bu kararları aldık. İnsanlar bize bunun için prim veriyor.

Savaş başladığından beri Robert Habeck ve bakanlarımız, Almanya’yı Rus fosil yakıtlarına olan bağımlılığından kurtarmak için yorulmadan çalıştılar. Bunu yeni bağımlılıkları azaltacak şekilde yapmaya çalıştık ve asıl hedefi gözden kaçırmadık: fosil yakıtları tamamen terk etmek. Fosil yakıt tekelleriyle birlikte gelen ekonomik ve siyasi gücün merkezileşmesi, çok uzun süredir Avrupa güvenliği için bir tehdit oluşturuyor. Bugünün pragmatik bir yaklaşımını, geleceğe yönelik net bir vizyonla birleştiriyoruz. Sonuç olarak bize ve işimize olan güven somut bir şekilde arttı.

Hükümet aynı zamanda uzlaşma demektir. Zor, popüler olmayan kararlar vermeniz gerektiğinde, belirli taraftarlarınız arasındaki hayal kırıklığını nasıl gideriyorsunuz?

Partimizin eş lideri olarak benim için bu büyük bir meydan okumaydı. Birkaç ay önce koalisyonu kurduğumuzda ve Muhafazakarları iktidardan indirdiğimizde, taze bir soluk gibiydi. Sonra, sadece birkaç hafta sonra, Putin bu acımasız savaşı başlattı ve birdenbire üreme haklarını genişletmek ve iklim korumasını hızlandırmak konularından silah ihracatını tartışmaya ve Rusya yerine Katar’dan gaz satın alma konusuna geçmek zorunda kaldık. Ben de dahil olmak üzere partimizdeki birçok kişi için bu gelişme son derece ani gerçekleşti ve kabullenilmesi kolay değildi. Ne de olsa Almanya’daki Yeşiller, diğerlerinin yanı sıra barış hareketinden doğdu. Ancak hepimiz biliyoruz ki, şu anda olağanüstü bir öncelik var: Ukrayna halkına meşru müdafaa hakları konusunda yardım etmek. Bakanlarımız da dahil olmak üzere parti liderliği olarak yaptığımız, tüm bu zor kararların arkasındaki nedenleri açıklamak, büyük resmi çizmek ve eleştiriye açık olmaktır. Mevcut durum kesinlikle ne kadar vahim olsa da, Ukrayna’daki savaş bize iklim kriziyle yüzleşmenin ve yeşil enerjiye yatırım yapmanın sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir güvenlik meselesi olduğunu hatırlatıyor.

İnsanlar Alman Yeşillerinin realo ve fundi kanatlarından bahsederdi. Ayrım hala geçerli mi?

Şahsen, bizim boyutumuzdaki bir partinin; farklı ilgi alanları, farklı geçmişler ve farklı görüşler tarafından şekillendirilmesinin ve Strömungen dediğimiz bu akımların, partinin genel yönelimi ve konumu hakkında etkileşime girebileceği, iletişim kurabileceği ve nihayetinde anlaşabileceği alanlar açmasının normal ve yararlı olduğunu düşünüyorum. Ama işler değişti, kesin. Ortak bir amaç, ortak bir hedef peşinde koşma hissi her yerde mevcut. Ayrıca, akımlar arasındaki geleneksel sınırların bulanıklaştığını gördük. Örneğin birçok genç solcu Yeşil, Ukrayna mücadelesini Avrupa değerlerini, demokrasisini ve özgürlüğünü savunma yönünde bir mücadele olarak gördükleri için Ukrayna’yı askeri teçhizatla desteklemenin daha ateşli savunucuları arasındaydı.

“Bugünün pragmatik bir yaklaşımını, geleceğe yönelik net bir vizyonla birleştiriyoruz.” Son yıllarda Yeşiller Partisi, görünüşte birbirine zıt konumları ve kavramları uzlaştırmaya çalışan bir söyleme yöneldi: özgürlük ve güvenlik, radikal ve gerçekçi. Bu yaklaşım hükümete nasıl tercüme ediliyor?

Almanya’da, genel yaklaşımımızı tanımlamak için Bündnispartei – ittifak partisi – terimini türettik. Bir yandan kökenlerimizi yansıtıyor. Gerçekten de Yeşiller, yaklaşık 40 yıl önce, farklı hareketlerin çeşitli ve oldukça sıra dışı bir ittifakından doğdu. Öte yandan Bündnispartei, bugün rolümüzü anlama şeklimizi de açıklıyor: çok çeşitli çıkarların müttefiki olarak hareket ediyoruz. Yeşiller partisinin köprüler kurmasını istiyoruz: sokaklarda iklim adaleti için savaşan gençler ile şirketlerde işçi hakları için savaşan sendikalar arasında; sıradan aileler ve çocuklarının geleceğini önemseyen ebeveynler ile ileriye dönük tek yola, yeşil geçişe girmek isteyen artan sayıda endüstri arasında. Kısacası, ilk bakışta pek ortak noktası yokmuş gibi görünen insanları ortak bir hedefin arkasında toplamak istiyoruz.

Şahsen, oldukça genç bir yaşta siyasete atıldığımda insanlar bana şimdi radikal olduğumu ama yakında büyüyeceğimi ve  mantıklı olacağımı söylerlerdi. Hemen hemen son 10 yıldır siyaset yapma şeklimizin arkasındaki rasyonaliteyi görmeye çalıştım. Ama başarısız oldum. Neredeyse tüm iklim hedeflerimizi kaçırmaktaydık, ortak geleceğimizi giderek daha fazla riske atmaktaydık ve birçoğunun daha da fakirleşmesini, birkaçının ise saçma bir şekilde zenginleşmesini izledik. Bu bize istikrar, zenginlik veya istihdam getirmeyecek! Türbülansa, güvensizliğe, çatışmaya neden olacak. Yine de insanlara endişelenmemelerini, hiçbir şeyin değişmeyeceğini söylemeye devam eden politikacılar var. Ama insanlar bundan daha akıllı. Kendileri için dünyanın değiştiğini görüyorlar.Sorunuza geri dönecek olursak: Yeşiller olarak sunduklarımız, bu nedenle çelişkili görünebilir; ama değil. Sunduğumuz şey, değişim ile değişimsizlik arasında bir seçim değil; pasif bir şekilde değişimin başımıza gelmesine izin vermek ile ondan en iyi şekilde yararlanmak için onu şekillendirmek arasında bir seçim. Bana sorarsanız, ilerici parti olmanın anlamı budur.

Angela Merkel 16 yıl Almanya’yı yönetti. Her zaman önce istikrarı koydu, ancak görevden ayrıldıktan bir yıldan kısa bir süre sonra, verdiği ödünler boşa çıktı. Siyasi mirası nedir?

Angela Merkel’in şansölye olduğu zamanlar hatırlanacak ve ona karşı genel saygı hissini paylaşıyorum. O – onurlu bir politikacı ve onurlu bir insandı – ve hala öyle; kendisi için değil, yaptığı iş için siyasette olan birisi; kendini adamış, sonuç odaklı, tamamen gösterişsiz.Ancak onun siyasi mirasına gelince, onu uzak görüşlü olmaktan ziyade bugüne odaklanmış olarak tanımlardım. Onun hükümetleri sırasında, Almanya geleceğin zorluklarına hazırlanmadı. Ansızın, gelecek geldi.

“İnsanlara endişelenmemelerini, hiçbir şeyin değişmeyeceğini söylemeye devam eden politikacılar var. Ama insanlar bundan daha akıllı.„

Yeşiller, son Länder (bölgesel) seçimlerde Schleswig-Holstein ve Kuzey Ren-Vestfalya’da çok başarılı oldular. Bu sonuçları nasıl yorumluyorsunuz?

Artık her iki eyalette de hükümet koalisyonlarının parçasıyız. Kuzey Ren-Vestfalya’da sonuçlarımızı üçe katladık. Her iki seçim de Alman parti sistemindeki yapısal değişimi gözler önüne seriyor. Daha açık söylemek gerekirse, Kuzey Ren-Vestfalya gibi ağır sanayi bölgelerinde bile hesaba katılması gereken bir gücüz. Oradaki insanlar, son zamanlarda kömür endüstrisinin düşüşüyle birlikte zor zamanlar geçirdi. Politikacılar, hızla gelişen değişim karşısında kafalarını kuma gömüp size “her şey yolunda gidecek” dediğinde neler olduğunu bizzat yaşadılar. Oradaki insanlar biliyor – öyle olmayacak. Biz Yeşiller olarak aksini iddia etmiyoruz. İnsanlara ne olacağına inandığımızı ve vaatlerimizin [bu duruma] yardımcı olacağını neden düşündüğümüzü söyleriz. Diğer bazı partiler, karmaşık gelişmeleri kısa sloganlara dönüştürerek basitleştirme eğilimindeyken, örneğin, mevcut enflasyonun fosil fiyatları tarafından yönlendirildiğini, petrol ve gaza olan bağımlılığımızın bizi hem fiyat zirvelerine hem de otokratlara karşı savunmasız hale getirdiğini açıklıyoruz. Başka bir deyişle, insanları ciddiye alıyoruz.

Fiyatlar, tüm Avrupa’da ücretlerden çok daha hızlı artıyor. İklim politikasına karşı bir tepki oldu mu ve Yeşiller, insanların ay sonunu getirebilmeleri için masaya ne koydu?

İklim politikasına karşı bir tepki görmüyorum. En azından uzun vadede, enflasyonla mücadele ve iklim krizi aynı madalyonun iki yüzü. Gerçekten de, fosil yakıtlara bağlı kalmak, sürekli olarak başka bir fosil enflasyonu dönemi riskini taşımak anlamına gelir. Aksine, yenilenebilir kaynaklar enerji yönünden bağımsız olmamızı sağlar – politik olarak ama aynı zamanda ekonomik olarak.Kısa vadede, Almanya’da kısmen daha düşük gelirli kişilere özel olarak hazırlanmış iki önemli destek paketi ortaya koyduk. Örneğin, daha düşük gelirli ve sosyal güvenlikli ailelere ekstra mali destek verilmekte. Almanya genelinde herkes için yerel ve bölgesel toplu taşıma kullanma fiyatını ayda 9 Euro’ya düşürdük. Bir de Energiepreispauschale dediğimiz şey var: Enerji maliyetlerini karşılamaya yardımcı olmak amacıyla her işçi için 300 avro.

Yeşiller partisi, 2021’deki federal seçimlerde şimdiye kadarki en iyi sonucunu elde etti. Ancak sonuçlar daha da iyi olabilirdi ve bir noktada Yeşil bir şansölye seçme konusunda gerçek bir olasılık varmış gibi görünüyordu. Partinin dört yıllık süre içinde zafere ulaşmasını sağlayacak stratejik hedefler olarak ne görüyorsunuz?

Her şeyden önce, hükümette başarılı olmak istiyoruz. Seçim kazanmak uğruna değil, sorumluluğumuzu yüklenmenin anlamı bu demek olduğu için. Aynı zamanda, kulağa ne kadar basit gelse de, insanların güvenini de bu şekilde kazanırsınız. İnsanlar, Yeşiller iktidara geldiğinde işlerin değiştiğini görmek istiyor. Yeni koalisyonun ilk gününden beri üzerinde çalıştığımız şey bu. Kuzey Ren-Vestfalya ve Schleswig-Holstein gibi eyaletlerde güçlendik, ancak 2024’te bir dizi bölgesel seçimin yapılacağı Doğu Almanya’da gidilecek çok yol var. Ve sonra, elbette, siyasi yelpazemizi daha da genişletmek istiyoruz, ya da daha doğrusu: insanları tek meseleli bir çevre partisi olmadığımıza ve geçmişte de hiçbir zaman böyle olmadığımıza ikna etmek istiyoruz.

Bu yazının aslı, İngilizce olarak 19 Temmuz 2022 tarihinde Green European Journal‘da yayımlanmıştır.

Görsel tasarım: Olcay Özkaplan