Avrupa’da Genç Yeşiller

Yazan: Özgecan Kara [1]

Avrupa’da faaliyet gösteren Genç Yeşilleri yakından tanımak üzere, Avrupa Genç Yeşiller Federasyonu’nun Genel Sekreteri pozisyonuna Türkiye’den seçilen ilk kişiyle, Özgecan Kara ile bir söyleşi yaptık.

Yeşil Siyaset: Dergimiz için bir söyleşiyi kabul edip bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Öncelikle Avrupa Genç Yeşiller Federasyonu’nun ilk Türkiyeli lideri olarak bize Federasyonun üye yapısı ve profili, yönetim yapısı, Avrupa Yeşiller Partisi ile ilişkisi konusunda biraz bilgi verir misiniz?

Özgecan Kara: Avrupa Genç Yeşiller Federasyonu 1988 yılında kuruldu, aslında Avrupa Yeşiller Partisinden daha yaşlı:) Avrupa’daki yeşiller biraz kafa karıştırıcı olabiliyor, biraz açıklayayım. Kıta Avrupasında (ve hatta küresel olarak dünyada neredeyse her ülkede) her ülkenin bir yeşiller partisi ve onların gençlik örgütü var. Yeşil partiler Avrupa’da Avrupa Yeşiller Partisi çatısı altında, gençlik örgütleri de Avrupa Genç Yeşiller Federasyonu çatısı altında toplanıyor. Bizler Avrupa seviyesinde politika yapıyoruz, üye örgütlerimiz ulusal seviyede.

Bizim politika yaptığımız üç kurum var: Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi. Avrupa Parlamentosunda seçilmiş milletvekilleri var, bu milletvekilleri ulusal seviyede seçiliyorlar ve uluslarını Avrupa ölçeğinde temsil ediyorlar. Avrupa Parlamentosu’nda da Avrupa Yeşiller Grubu var, bu grupta Yeşiller Partisi, Çek Cumhuriyeti’nden Korsan Parti üyeleri, İtalya’dan Beş Yıldız hareketi üyeleri ve de Avrupa Özgür İttifak Partisi üyeleri bulunuyor.

Dışarıdan bakınca inanılmaz karışık ama içine girince biraz daha anlamlı bir yapıdan bahsediyoruz aslında. Benim siyaset ya da uluslararası ilişkiler temelim yok, bu yüzden AB dışından gelen birisi olarak olayları kavramam biraz zaman aldı. Ama AB üye ülkeleri vatandaşları da olayı pek kavrayamıyor. AB çok güzel bir fikrin inanılmaz kötü işleyişe koyulmuş hali. Neyse, AB konusuna girmiyorum, çok ayrı bir dünya.

Ben Genç Yeşillerin Genel Sekreterliğini yapıyorum. 36 üye örgütümüz var: Norveç’ten Kıbrıs’a, İrlanda’dan Azerbeycan’a uzanan bir coğrafyayı kapsıyoruz. Anlayacağınız üyelerimiz sadece AB ülkelerinden gelmiyor. Üyelerimizin hepsi genç, yani 35 yaşından genç ama daha çok 16 – 25 yaş aralığı arasında diyebiliriz. Çok farklı profiller var. Avrupa’da da ilerici siyaset ve siyasete katılım homojen değil. Örneğin Kuzey ve Orta Avrupa’daki üyelerimizden milletvekili olan ya da yerel seçimlerde belediye meclislerine giren genç yeşiller var ve yaş ortalamaları daha düşük. Güney ve Doğu Avrupa’daki üyelerimiz daha çok aktivizm üzerinden çalışmalarını ilerletiyorlar ve yaş ortalamaları daha yüksek.

Öte yandan pek çok genç, sadece iklim mücadelesi değil, sosyal adalet ve toplumsal cinsiyet mücadelesi nedeniyle Yeşillere katılıyorlar.

YS: Federasyonun Türkiye’den üyesi var mı? Hangi kuruluşlar?

Türkiye’den Genç Yeşiller üyemiz. Ben de zaten beş sene önce ilk başta Genç Yeşillerle başlamıştım bu maceraya.

YS: Avrupa Genç Yeşiller Federasyonu’nun üyelerinin hedef, strateji ve politikaları Avrupa Yeşiller Partisinden farklı mı?

Avrupa Genç Yeşiller Federasyonu yönetim biçimi ve aldığı kararlarla tamamen bağımsız. Aslında bence çok güzel ve eşit bir ilişki var. Avrupa Yeşiller Partisinden maddi destek alıyoruz ama bu biraz da Avrupa Siyasi Partiler Yönetmeliği gereği; çünkü bizler direkt finansman desteğine başvuramıyoruz; ama Avrupa Yeşiller Partisi bizim adımıza, bize vermek üzere bütçeye başvurabiliyor. Aynı binada çalışıyoruz ama kiramızı ödüyoruz:) Bazen çay ve kahvelerini “ödünç alıyoruz” onların. Bunun dışında tamamen bağımsızız diyebilirim. Üyelerimiz her sene yapılan Genel Kurulda Merkezi Yürütme Kurulunu ve eş sözcülerimizi seçiyorlar ve tüm siyasi kararlar bu yürütme kurulu tarafından alınıyor.

Türkiye’de Genç Yeşiller [2]

Yeşil Siyaset Dergisi olarak Avrupa Genç Yeşiller Federasyonunun çalışmalarına aktif olarak katılan ve ülkemizde de çeşitli faaliyetler yürüten Türkiye’deki Genç Yeşilleri kendi ağızlarından tanımak istedik. Onlara da aşağıdaki 3 soruyu yönelttik:

  1. Genç Yeşil’ olmak ne demek; tarif eder misiniz?
  2. Genç yeşillerin diğer politik öznelerden (diğer parti gençlik kolları ve diğer siyasal oluşumlardan) farkı nedir?
  3. Siz genç yeşillere nasıl katıldınız?

İşte yanıtları:

Ayça Ceren Akdemir (23)

Siyaset Bilimci, Kurumsal İletişim Sorumlusu

Her canlı için eşit, adil ve yaşanılabilir bir dünya isteyen ve bunun için bir araya gelen gençleriz. İlkelerimiz gibi “ekolojist, feminist, şenlikli, katılımcı, şiddetsiz” bir şekilde çevresel ve toplumsal sorunları konuşup, dayanışıyoruz.

Genç Yeşiller, her rengi benimseyen gençler. Küçük bir grup, bunun hem avantajları hem dezavantajları var tabii. Ama bu küçük grup arasında samimiyet hiç kaybolmuyor. Anti-hiyerarşik bir yapısı olması çok önemli. Ben ilk katıldığımda kendimi hiç yabancı veya “yeni” hissetmemiştim bu sebeple. Uluslararası bağlantısı da fark yaratıyor; diğer ülkelerde bizimle aynı hisleri paylaşan gençlerle ortak bir platformda buluşabiliyoruz.

Ben bir buçuk yıldır Genç Yeşil’im. Sorunun değil çözümün bir parçası olmaya karar verdiğimde, ne yapabilirim, nasıl örgütlenebilirim diye araştırdığımda sosyal medyada karşılaşmıştım Genç Yeşiller’le. Yazdım ve hemen döndüler, Yeşil Ev’e toplantılarına davet ettiler. Bir anda toplantılarına dahil oldum, konuşulanları dinledim. Benimle aynı endişeleri paylaşan insanlar varmış hissi, herkesten farklı bir şeyler öğrenmenin ve dayanışmanın verdiği mutlulukla bir parçası olmaya devam ettim.

Özge Doruk (26)

Sosyolog, Sivil Toplum Çalışanı

Yeşil politikayı ve politika yapma araçlarını, yeşil ilkeler olarak bahsettiğimiz değerleri; güvende hissettiğim bir alanda öğrenmek, deneyimlemek ve dert edindiğimiz meselelerin politikasını nasıl yapabiliriz üzerine düşünmek ve birlikte harekete geçmek. Birbirimizi ikna etmek zorundaymışız gibi bitmez tartışmaların içine sürüklenmemek, ekibin birbirine alan açması… Esasında en basit ifadeyle bir topluluk olarak birbirimizle nasıl en sağlıklı iletişimi kurabilirizi deneyimleyebildiğim bir alan. Kısaca benim için genç yeşil olmayı bu şekilde tanımlayabilirim.

Bir parti ajandasının içerisinde yer alan ve genel bir tabirle ‘araç’ olmaktan pek de öteye geçtiğini düşünmediğim gençlik kollarının aksine genç yeşiller, kendi söylemini kendi bağımsız duruşuyla birlikte ifade edebilir. Elbette biz de ‘yeşiller’ dediğimiz politik yapılanmanın bir parçasıyız. Bu bağlamda politikayı yeşil bir perspektif içerisinde değerlendirdiğimizi ifade edebilirim. Körü körüne olmadığı konusunda bir parantez açmalıyım elbette. Buradaki fark, en başta belirttiğim üzere, herhangi bir üst politik yapılanmanın aracı konumunda değiliz. Herhangi bir hiyerarşik bağlam içerisinde yer almıyoruz. Avrupa Genç Yeşiller Federasyonu (FYEG) ve Cooperation and Development Network Eastern Europe (CDN) gibi uluslararası yapılanmalar ile organik bağımız ve bu noktada sadece Türkiye politikası değil Avrupa politikası başta olmak üzere daha geniş bir perspektiften bakabiliyor, hareket edebiliyor oluşumuz bir hayli kıymetli. Yukarıda da belirttiğim gibi, sadece politika yapmak için bir araya gelen ve dağılan oluşumların ötesinde olduğumuzu düşünüyorum. Sağlıklı ve kendimizi ifade edebildiğimiz, iyi olma halimizin gözetildiği bir örgütlenme olmaya çalışıyoruz. Ve bir de biz diğer örneklerin aksine bir hayli şenlikliyiz 🙂

Genç Yeşiller ile ilk tanışmam 2015 yılında Özgecan Kara vasıtasıyla oldu. O senenin ‘Yeşil Kamp’ında gönüllü olmak istemiştim ve bu süreçte Yeşil Düşünce Derneğini ziyaret ettiğimde Özgecan’ın bahsetmesiyle Genç Yeşiller’in varlığından haberdar olmuştum. Uzun bir süre de aslında pasif bir ekip üyesi oldum. 2018 yılından sonra yine bir başka yeşil kamp sayesinde tanıştığım arkadaşlarım ile birlikte aktif bir genç yeşil olma yolculuğum başladı. Ekolojik hak savunuculuğu hikayesi benim için genel itibariyle sivil alan içerisinde gönüllülük, aktivizm, profesyonel çalışan vs. odağında ilerlerken, mesele “peki şimdi nasıl ‘yeşil politika’ yapabiliriz, hadi başlayalım!” kısmına geldi. O günden beri Genç Yeşiller ile birlikte bu meseleleri öğrenmeye, deneyimlemeye çalışıyorum.

Yağız Eren Abanus (25)

Hukukçu, Dernek asistanı

Öncelikle Yeşil olmaktan bahsedelim. Bana göre Yeşil olmanın ilk aşaması doğanın işleyişine uygun bir hayat istemektir. Buna kısaca eko-merkezcilik diyebiliriz. Yeşil politikanın sürdürülebilirlik, barış ve şiddetsizlik gibi birçok ilkesinin dolaylı olarak buradan kaynaklandığını düşünüyorum. Eko-merkezcilik; doğayı anlamayı, doğayı anlamak da bilimle ilgilenmeyi gerektirdiğinden Yeşil olmak politik alanda bilime; yasama, yürütme ve yargı gibi çok temel bir konum sunmayı gerektirir. Genç olmak ise dezavantajlı olmayı ifade eder. Tarihin uzunca bir bölümünde meşru şiddeti kullanma otoritesine ilişkin güç savaşlarının mülk sahipleri, soylular ve din adamları arasında gerçekleştiğini görüyoruz. Bu üç öznenin de başat temsilcileri yaşlı/orta yaşlı heteroseksüel erkekler olmuş. Sonuçta Genç Yeşil olmak bence dezavantajlı bir eko-merkezci olmaktır.

Genç yeşillerin otonom/özerk olmaları ve örgütlenmelerinde hiyerarşiyi minimuma indirmeye çalışmaları bence çok ayırt edici bir özellik. Bu teorik ve pratik anlamda özgür ve esnek bir ortam sağlıyor. Diğer yandan özerkliğin getirdiği bir sorumluluk da var; işleri özgüvenli, özenli ve sorumluluğu üstlenen bir şekilde yürütmeniz gerekiyor. Ayrıca “Küresel Düşün, Yerel Eyle” sloganı çerçevesinde Genç Yeşillerin kurduğu uluslararası bağların kapasite gelişimi ve uluslararası perspektif açısından çok güçlü ve ayırt edici olduğunu düşünüyorum.

Üniversiteye başladığımdan beri tiyatro topluluğu, sosyal girişim, gıda kooperatifi konularındaki çalışma gruplarında gönüllülük gibi farklı deneyimlerim oldu. Bu süreçte gençlik örgütlenmelerinin farkındaydım; ancak, fanus/balon benzeri yapılara kapılmamak için uzak duruyordum. İçinde olduğum diğer örgütlenmelere dair olumsuz düşünmeye başladığım bir dönemde, yaklaşık 1-1,5 yıl önce, Genç Yeşiller katılım çağrısı yapmıştı. Yeşil hareketin farklı yapılarında aktif olduğum için Genç Yeşiller’deki birçok kişiyi de tanıyordum; o yüzden burayı da gözlemleyip şansımı denemek istedim.

Salih Tuna (26) Avukat

Genç Yeşil olmak; ilkelerinden ödün vermeden radikal olabilmek ve mevcut politik sınırlara takılmadan siyaset yapabilmektir. Sadece kurumların içinde hapsolup, parti siyaseti olarak değil; aynı zamanda sokakta/yerelde yan yana mücadele ederek değişimi hedeflemektir. İklim krizi gibi pandemi gibi sınır tanımayan problemlere karşı yeryüzündeki diğer yeşillerle beraber sınırlara takılmadan kolektif bir şekilde mücadele edebilmektir.

Genç Yeşilleri diğer hareketlerden farklı kılan şu ana kadar bahsetmediğim belki de en önemli nokta, partilerle organik bağı bulunmasına rağmen gerektiğinde eleştirerek gerektiğinde farklı tutumlar alarak daha özerk ve özgür bir şekilde politika yapabilmeleridir. Toplumca kabul görmüş normlara ve sistemik problemlere karşı cesurca ilerici çözümler sunabilmeleridir.

Yeşil Düşünce Derneği’nde gönüllülük yaparken Genç Yeşiller toplantısına davet edilmem ile tanışmış oldum. Halihazırda hem yeşil konularla ilgilendiğim için hem de aktif politika yapmak istediğim için heyecanla katıldım. Bu duruma yaşadığımız dönemin ve mekanın şartları gereği aşırı politize olmuş ve hakları görmezden gelinmiş bir gençliğin parçası olmamın da çok büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum.

DİPNOTLAR

[1] Özgecan Kara, Endüstri Mühendisi, Avrupa Genç Yeşiller Federasyonu Genel Sekreteri’dir.

[2] Türkiye Genç Yeşilleri hakkında daha fazla bilgi için https://www.instagram.com/gencyesiller/

Görsel tasarım: Olcay Özkaplan